Kabakçı Konağı’nda ‘Ege Adaları, Lozan ve 99. Yılında Cumhuriyet' söyleşisi gerçekleştirildi.
9 Kasım 2022 | 16:35

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Prof. Dr. Mehmet Ali Çakmak ve Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Necdet Hayta Tokat Dernekler Federasyonu’nun Ekim ayı programında “Ege Adaları, Lozan ve 99. Yılında Cumhuriyet” konulu söyleşiye konuk oldu.

Tokat Dernekler Federasyonu TOKFED’in Genel Başkan Kamil Dündaroğlu yönetiminde izma attığı başarılı etkinliklere bir yenisi daha eklendi. Kabakçı Konağındaki Ekim ayı programında güncel olan “Ege Adaları, Lozan ve 99. Yılında Cumhuriyet” konulu söyleşinin konukları;

Gazi Üniversitesi Öğretim üyeleri; Prof. Dr. Necdet Hayta ve Prof. Dr. Mehmet Ali Çakmak hocalar oldu.

Ege Adaları ve Lozan Konferansı hakkında sunum yapan Necdet Hayta, Fatih ve Kanuni dönemlerinde Ege Adalarının Fetihlerinin tamamlandığını, 1911-1912 yıllarında çıkan Trablusgarp savaşı sırasında İtalya’nın Rodos ve Oniki Adayı işgal etmesinin ardından; 1912-1913 Balkan savaşları sırasında da Yunanistan’ın diğer Ege adalarını işgal etmesiyle Ege’deki dengenin Osmanlı Devleti aleyhine döndüğünü belirtti.

Balkan Savaşları başlayınca İtalyanlar ile anlaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti ile İtalya arasında 13-15 Ekim 1912 tarihleri arasında yapılan UŞİ Antlaşmasına göre; Osmanlı Devleti, Trablusgarp ve Bingazi’yi İtalya’ya bırakmayı kabul etmiştir. Osmanlı Devleti, Trablusgarp ve Bingazi’deki asker ve sivil memurlarını çekince İtalya’da Rodos ve Oniki Adayı Osmanlı Devleti’ne iade edecekti.

8 Ekim 1912’de başlayan Balkan savaşlarını ve 1. Dünya Savaşını fırsat bilen İtalya antlaşma şartlarına uymayarak işgal ettiği adalardan çekilmedi.

10 Ağustos 1920 yılında imzalanan Sevr Antlaşmasını TBMM tanımadı. Adalar konusunu Lozan’a taşıyarak burada ciddi mücadeleler verdi. Lozan’da 31 Ocak 1923 tarihinde Türk heyetine sunulan bir taslak metnin 4. Maddesinde, “Türkiye, Rodos, Oniki Ada ve Meis Adası üzerindeki haklarından İtalya lehine feragat eder” cümlesi yer alıyordu. I. Dünya Savaşı’ndan sonra müttefikleri tarafından aldatılan ve kendine vaat edilen İzmir’in Yunanistan’a bırakılmasından dolayı kırgın olan İtalya, Anadolu’da Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Kurtuluş Savaşı hareketinin önemli başarılar elde etmesi üzerine, işgal ettiği Anadolu topraklarını terk ederek; Türklere şirin görünmek suretiyle birtakım tavizler koparmak istemektedir. Bu yaklaşımını Lozan Konferansı sırasında da sürdürmekte olan İtalya bazı ekonomik imtiyazlar peşindedir. Türkiye ise Lozan’da kurtlar sofrasında tek başına mücadele etmenin sıkıntısını yaşamaktadır. Bu yüzden müttefikler arasında yer alan İtalya’nın bu yaklaşımına sıcak bakmış, bir yandan ekonomik tavizler konusunda İtalya’yı oyalarken, diğer taraftan O’nu ürkütmemek için yaklaşık 10 yıldan beri İtalyan işgalinde bulunan Rodos ve 12 Ada üzerindeki isteklerine karşı çıkmamıştır.

24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşmasında adalar konusu son halini almıştır. Antlaşmanın 12. Maddesi; “Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan Adası dışındaki Kuzey Ege adalarının Yunanistan’a bırakıldığını; 13. Maddesi, Yunanistan’a bırakılan adaların askerden arındırılmış statüsünü; 15. Maddesi ise Türkiye’nin Rodos, Oniki Ada ve Meis adası üzerindeki tüm haklarından İtalya lehine feragat ettiğini bildiriyordu.

Rodos, Oniki Ada ve Meis Adası, 2. Dünya Savaşı sonunda 10 Şubat 1947’de İtalya dahil 21 devlet tarafından imzalanan İtalya Barış Antlaşması ile Yunanistan’a verilmiştir Böylece Yunanistan 12 Adayı da sahiplenmiş oldu.

99.Yılında Cumhuriyet konulu söyleşide söz sırası Prof. M. Ali Çakmak Hocaya geldi.

Türkler’in tarihin en eski milletlerinden biri olması hasebiyle köklü bir devlet geleneğine sahip olduğunu, 20. Asrın başına kadar geleneksel devlet yapısıyla devam ettiğini, Tanzimat Fermanı ile başlayan ıslahat hareketlerine Şinasi ve Namık Kemal gibi aydınların da katkı sağladığını, Tanzimat Fermanına rağmen saltanatın varlığı ile nihai yetkinin padişahta olduğunu ve İkinci Meşrutiyetin ilanı ile yaşanan savaşlardan ötürü ıslahat hareketlerinde istenilen neticeler alınamadığını söyledi.

Mondros Mütarekesinin ardından işgallere karşı Mustafa Kemal Paşa önderliğinde verilen istiklal savaşının millet iradesinde götürülmesine özen göstermiştir. O, “milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” inancıyla hareket etmiş, baskılarla kapatılan Osmanlı Mebusan Meclisi’ni açtırarak Misak-ı Milli’yi Mebusan Meclisine onaylatmıştır.

Ankara’da 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’ni açmış, Meclise verdiği önergede; “Meclisin üstünde başka beşeri bir güç yoktur, mecliste toplanan iradeyi milletin mukadderatına hakim kılmak esastır.” Kararıyla hedefini ortaya koymuştur.

1 Kasım 1922’de TBMM’ne saltanatın kaldırılması kararını onaylatarak, ilan edeceği yeni Türk Devleti için bir adım daha yaklaşmıştır.

Lozan’da yeni Türk Devleti’nin meşruiyet sorunu çözülünce Mustafa Kemal Paşa 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilan etmiştir.

1945 yılında çok partili sisteme geçen Türk milleti; 1960 askeri darbesinden günümüze kadar yapılan çeşitli darbe teşebbüslerine rağmen, cumhuriyetten ve demokrasiden vaz geçmeden yoluna devam etme gayretini sürdürmektedir.

TOKFED Söyleşisi: Ege adaları elimizden nasıl alındı

whatsapp-image-2022-11-05-at-13.51.44-(1).jpeg

background image