Kuruluşunun 95’inci yılını kutlayan Üniversitemizde “18 Mart Çanakkale Zaferinin 106. Yılı Paneli” çevrim içi olarak gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Bülent Aksoy’un yaptığı panelde, konuşmacı olarak Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Yücel Çetin ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seyfi Yıldırım yer aldı. Panele; Rektörümüz Prof. Dr. Musa Yıldız, konuklar ve öğrenciler katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr. Musa Yıldız, “Bu tarihî günün yıl dönümünde böyle önemli bir programı düzenleyen Üniversitemiz Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihî Araştırma ve Uygulama Merkezi (ATAUM) Merkez Müdürü Prof. Dr. Selma Yel’e ve panelistlerimize çok teşekkür ediyorum. Çanakkale bizim tarihîmizde önemli bir dönüm noktası. Çanakkale bir kahramanlık destanıdır. Çanakkale Kurtuluş Savaşımızın mukaddimesidir” dedi.
Moderatör Prof. Dr. Bülent Aksoy ise, “Bu yıl Çanakkale Zaferinin 106. yılını kutluyoruz. Bu panelin düzenlenmesinde ATAUM büyük bir çaba ortaya koydu. Panelistlerimizden Seyfi Hocamız, konuyu tarihî perspektif üzerinden değerlendirecek. Ayşe Hocamız ise Çanakkale üzerine yazılmış edebî metinler üzerine konuşmasını yoğunlaştıracak” dedi.
Panelde ilk sözü alan Doç. Dr. Seyfi Yıldırım, “ Tarihîn Düğüm Olduğu Coğrafya: Çanakkale” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. “Bu anlamlı günde Gazi Üniversitesi mensuplarıyla bir arada olmak büyük onur. Çanakkale’yi tarihî perspektiften ele alacağım. Türk Milleti olarak üzerine çok konuştuğumuz, bir konu ama bir o kadar da tarihî konularında yanlışlıklar olan bir konu” dedi.
Yıldırım, şöyle devam etti: “Çanakkale, Avrupalıların Büyük Savaş dedikleri savaşın içindeki önemli bir cephe. Bu cephenin açılış mantığı çok iyi bilinmiyor. Osmanlı İmparatorluğunun Birinci Dünya Savaşına girişi biraz sancılı bir süreçtir. O dönemde Almanya’nın hâlihazırda 10 milyonluk bir ordusu vardı ve denizcilik konusunda da oldukça ileri bir noktaya gelmişlerdi. Fransa 1870’in intikamını almak istiyordu bu yüzden İngiltere ile temas halinde olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu ise, 2 Ağustos 1914 yılında Almanya ile bir anlaşma imzalamıştır.”
Düşman güçlerinin önceleri ikinci sınıf savaş gemiler ile Çanakkale Boğazını geçebileceklerini düşündüğünü aktaran Seyfi Yıldırım konuşmasını şöyle tamamladı: “Düşman güçlerinin Çanakkale’de güçlerini önemli ölçüde yitirmeleri, bizim Millî Mücadelede elimizi güçlendirmiştir. Birleşik donanma 18 Mart’ta boğazlara girip toplam 4 bin top atışı yapmışlardır. Bizler ise bu atışlara 1938 top güllesi ile karşılık vermişiz. Birleşik donanmanın top menzilleri 15 km olduğu için çok uzaktan bizim tabyalarımızı ateş altına alabiliyorlardı. Onlar Türklerin, boğazlarda gemileri görününce cepheyi bırakıp kaçacağını düşünüyorlardı. Bu Savaştaki en önemli unsurlardan birisi de Türk Milletinin kahramanlığıdır.”
Panelde, “Edebiyatımızda Çanakkale Savaşları – Mehmet Akif Ersoy ve Çanakkale Şehitleri” başlıklı bir konuşma gerçekleştiren Prof. Dr. Ayşe Yücel Çetin ise, “Üniversitemize bu toplantıyı yapmak çok yakıştı” diye konuştu.
Çetin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tarihî vakaların edebiyatımıza nasıl yansıdığını sizinle paylaşmaya çalışacağım. Milletlerin hayatlarındaki büyük olaylar, sarsıntılar, savaşlar doğal olarak edebiyata da yansımıştır. Edebiyat ve tarih sosyal alanların birbiriyle bağlantılı iki farklı disiplini olmakla birlikte birbirini beslemiş ve tamamlamıştır. Hayatın aynası olan sanat eserleri tarihî olayları resim, hikaye, şiir, roman olarak milletlerin hafızalarına kazırlar. Çanakkale Savaşları, millî kimliğin inşasının da bir göstergesi olarak elbette edebiyatımıza da yansımıştır. Çanakkale’deki kara ve deniz savaşları Birinci Dünya Savaşının özellikle de siyasi sonuçları bakımından en önemli bölümüdür. Birinci Dünya Savaşı içinde cereyan eden bu bölüm 18 Mart 1915 tarihînde itilaf devletlerinin mağlubiyetiyle sonuçlanmıştır ve Birinci Dünya Savaşının uzamasına neden olmuştur.”
Panel, konuşmaların ardından soru-cevap etkinliği ile sona erdi.
Görüş, istek ve değerlendirmelerinizi bize iletin.